ABD, soğuk savaş döneminde ürettiği B-53 tipi en büyük atom bombasını yok etti. Bir midibüs büyüklüğünde ve 4.5 ton ağırlığındaki atom bombası, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'nda Japonya'nın Hiroşima kentine attığı atom bombasından tam 600 kat daha güçlü patlayıcılara sahipti. ABD Ulusal Nükleer Güvenlik yetkilileri, dün Teksas eyaletinde parçalarına ayrılan B-53 tipi bombadan 135 kilogram yüksek derecede işlenmiş uranyum çıkarıldığını belirtti. Yer altındaki tesisleri yok etmek için tasar
yazının devamı.. habere yorum yaz02/11/2011 12:46

Füzyon ve Fisyon Listele:>> Füzyon Listele:>> Fisyon
yazının devamı.. habere yorum yaz16/10/2011 11:20

Makroskopik gündelik hayatta kuantum kuramının ünlü paradokslarıyla karşılaşmamamızın (laboratuarda özel olarak hazırlanmış, makroskopik sayıda temel parçacığın koherent şekilde davranmaya zorlandığı özel sistemler dışında) nedeni yalnızca Planck sabitinin bu ölçekte çok küçük kalması değil, çok sayıdaki temel parçacığın dalga fonksiyonlarının birbirlerine göre gelişigüzel fazları dolayısı ile net girişim yapamaması. Bu yüzden günlük makroskopik ölçekte gördüklerimizi açıklamak için klâsik fiziğ
yazının devamı.. habere yorum yaz08/03/2011 11:18

Spini (1/2, 3/2, 5/2,...., yarım tam sayı) kere h/2 π değerlerinde olan elektron, proton gibi parçacıklara fermiyon dendiğini ve bunların Pauli Dışlama İlkesi’ne uyduklarını, yani iki özdeş fermiyonun aynı kuantum durumuna yerleştirilemeyeceğini söylemiştik. Spinleri (0, 1, 2, ...., tam sayı) kere h/2 π gibi değerler taşıyan piyon, foton gibi parçacıklaraysa bozon denilir; bunlarsa aynı kuantum durumuna yerleşmeye eğilimlidir. Böylece fermiyonlar arasında bir itme, bozonlar arası
yazının devamı.. habere yorum yaz08/03/2011 09:23

Elektronların özdeşliği ve Relativistik Kuantum Alan Kuramları Şimdi kuantum istatistiği hakkında bu anlattıklarımızın atomların ve moleküllerin aynılığına nasıl yol açtığı meselesine dönelim; daha önce belirttiğimiz gibi kediler ve kaşıklar gibi makroskopik varlıkların onları sınıflandırmamızı sağlayan özellikleri de temelde atom ve moleküllerin bu aynılığından kaynaklanıyordu. Atomu meydana getiren elektron, proton ve nötron gibi parçacıkların her yerde ve her zaman aynı olduğunu kullanınca, S
yazının devamı.. habere yorum yaz08/03/2011 09:33

Hidrojen gibi tek elektronlu atomlardan çok elektronlu atomlara, sonra da atomları birleştirerek elde edilen moleküllere geçerken çok önemli bir başka kuantum mekaniksel kural daha işin içine giriyor, bu da kuantum istatistiği ve Pauli’nin ünlü dışlama ilkesi. Buna göre evrendeki tüm temel parçacıklar iki sınıfa ayrılıyorlar: Bozonlar ve fermiyonlar. Bozonların spinleri, yani özaçısal momentumları, h/2π’nin 0, 1, 2,... gibi tamsayı katları değerler taşıyor ve herhangi bir kuantu
yazının devamı.. habere yorum yaz07/03/2011 09:42

İdeal olarak fizik, altında yatan basitliği ortaya çıkararak karmaşıklığı ortadan kaldı- rır. Örneğin, Maxwell denklemleri klasik elektrik ve manyetizmanın çok sayıda ve karışık olgularının tümünü dört basit kuralla açıklar. Bunlar, “güzel” denklemler. Hepsinin, sembollerin karmaşık dansları aracılığıyla birbirini yansıtan garip bir simetrisi var.Bir şair bir Shakespeare sonesi karşısında ne duyuyorsa, birlikte bu dört denklem bir fizikçiye de bir zerafet, bütünsellik ve tamlık duygu
yazının devamı.. habere yorum yaz04/03/2011 15:04

Bir elementin tüm atomları nasıl oluyor da özdeş olabiliyor? Standart bilim tarihi anlatımlarında kara cisim ışımasının, fotoelektrik olayının ve birkaç daha deneysel bulgunun klâsik fizik için açıklaması olanaksız bilmeceler ortaya koyduğu vurgulanır. Halbuki böyle deneyler yapılmasaydı bile, kimya bilimi bize atomların özdeş olduklarını Dalton’dan beri söylüyordu ve aralarında Niels Bohr’un da bulunduğu bazı fizikçiler, bu özdeşliğin klâsik kavramlarla açıklanamayacağının farkınday
yazının devamı.. habere yorum yaz04/03/2011 11:38

Yunancada “hydro” ‘su’, “phobos” ‘korku’, “philia” ise ‘arkadaşlık’ anlamına gelir. Bunları sırası ile birleştirirsek hidrofobik sudan korkan, yani suyu sevmeyen; hidrofilik ise suyla arkadaş yani suyu seven anlamına geliyor. Süperhidrofo- bik ve süperhidrofilik ise sudan nefret eden ve suyu çok seven demektir. Bu yüzeyler suyla yaptıkları değme açısına göre adlandırılırlar. Değme açısı bir katının bir sıvı tarafından
yazının devamı.. habere yorum yaz28/02/2011 11:20

Çok-katmanlı polielektrolit kaplamalar, artı ve eksi yüklü polimer veya nanoparçacıkların sırası ile, kat kat yüzeylere elektrostatik kuvvetler aracılığıyla yapıştırılmaları ile oluşurlar. Örneğin eksi yüklü bir yüzey artı yüklü bir polimer çözeltisine daldırıldığında, polimer zincirleri yüzeye yapışırlar. Fakat doğru şartlar altında yüzeydeki eksi yükü nötralize etmek için yeterli miktardan fazla polimer zinciri yapışır ve yüzey artı bir yük kazanır. Ardından, bu artı yüklü yüzey eksi y
yazının devamı.. habere yorum yaz28/02/2011 11:07

Aerojeller genel olarak yarı şeffaf, beyaz ve köpük gibi görünen malzemelerdir. Yapıları 3 boyutlu bir ağa benzer; 3-4 nanometre çapındaki küresel taneciklerin birbirine tutunmasından oluşmuş 30-40 nanometre çapındaki deliklerden oluşurlar. Çok gözenekli bir yapıya sahip aerojellerin bazıları bir gramında 1000 m2 yüzey alanına sahiptir. 1931 yılında keşfedilen aerojellerin üretiminde temel olarak kullanılan malzeme silika olsa da günümüzde değişik uygulamalar için karbon ve organik içerikli
yazının devamı.. habere yorum yaz28/02/2011 11:59

(Flash biçiminde) Açıklama: Sağ altan uyarıcı fotunun enerjisini seçin. Gerisini simülasyona bırakın. Kırmızı top : proton Mavi top : elektron Sarı top : foton
yazının devamı.. habere yorum yaz29/10/2008 00:42

(java biçiminde) Açıklama: Sağ yukarda soğurma(absorbition) çizelgesi altında uzunluğu vardır. Sağ alta gönderilecek yörüngeyi(destination orbit) belirleyiniz. Sol altan yörünge boyutunu belirleyin. "Jump"a tıklayın. Reset sıfırlamadır.    
yazının devamı.. habere yorum yaz29/10/2008 00:36

Atom, bir maddenin özellikleri değiştirmeden bölüne bileceği en küçük parçasıdır. Atomlar çok kez molekül adı verilen grup halinde bulunurlar. Elimizle dokunduğumuz, gözümüzle gördüğümüz her şey atomlardan yapılmıştır. Ancak, bu atomlar son derece küçük oludklarından, ne mikroskopla görülebilirler nede varlıkları tek tek farkedebilir. Bu yüzden, bilginler atomların varlığını yapılarını ancak özel usullerle inceleyebilirler. ATOM, MOLEKÜL VE ELAMAN Bir bardak suya bir kaşık şeker
yazının devamı.. habere yorum yaz19/10/2008 14:42

Esneklik,bir cismin,etkisinde kaldığı iç kuvvetler ortadan kalktığında yeniden
ilk biçim ve boyutları kazanma yeteneğidir.İdeal esnek davranış söz konusu
olduğunda,gerileme ve biçim değiştirme arasında birebir bir bağlantı vardır.Bu
bağlantıdoğrusasl olduğunda esneklik doğrusaldır denir.

Esneklik sınırı ,malzemenin biçim değiştirmeksizin etkisinde kalabileceği en
yüksek gerilme değeridir.bu değer aşıldığında malzemede kalıcıve tersinmez biçim
değişiklikleri görülür. Metal ya da betonarme çatıda çeliğin ayırt edici mekanik
özelliği basınç ve basit çekmeye karşı gösterdiği esneklik sınırıyla belirlenir.


Gerçekte ideal esnek davranış, yalnızca zayıf iç kuvvetler etkisi altında görülür;nitekim belli esneklik sınırlarının uzlaşmalı tanımı bu kuvvetlere dayanarak yapılmıştır;çelikler için uzlaşmalı esneklik sınırı, çekme kuvvetinin etkiksi kalktıktan sonra örneğin 2/1 000 değerinde kalıcı birim uzamaya yol açan gerilmedir.


yazının devamı.. habere yorum yaz11/10/2008 18:17

Lord Kelvin, XIX.yy.'in sonuna doğru fiziğin hemen hemen tamamlandığı görüşündedir. O'na göre yalnızca ısı ve ışık kuramı üzerine bazı bilinmeyenler vardı. Fakat H. Hertz'in 1887'de keşfettiği "fotoelektrik etki ve ısı kuramı" ile, gerçekleştirilen deneyler arasında garip uyumsuzluklar baş gösteriyordu. İşin ilginç yanı, bilim adamlarının; pek önemsemediği bir konunun, tüm detaylarının önceden açıklandığı bir kuramın başlarına çorap örmeye başlamasıydı. Alman Ağırlıklar ve Ölçüler Enstitüsü,
yazının devamı.. habere yorum yaz14/01/2008 14:10

Sayfalar o>>